İstanbul’da 1992 yılında vatani vazifesini yaparken rahatsızlanıp hayatını kaybeden er Nurhan Gürol’un Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde yaşayan ailesi, verdikleri hukuk çabası sonucunda oğullarının şehit sayılmasının gururunu yaşıyor.
İstanbul Topkule 66. Zırhlı Tugay Komutanlığında 27 Şubat 1992’de nöbet tuttuğu sırada kötüleşerek hayatını kaybeden er Nurol Gürol, vefatından 31 Yıl sonra ailesinin yaptığı müracaat sonucunda bölge yönetim mahkemesinin verdiği kararla şehit sayıldı.
Şehidin annesi Leyla Gürol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1991 yılında oğlunun Ankara’nın Etimesgut ilçesinde toy birliğine katıldığını, 3 ay sonra 10 günlüğüne müsaadeye geldiğini, daha sonra İstanbul Topkale’deki birliğine gittiğini söyledi.
Oğlunun misyonu sırasında hastalanıp teneffüs yetersizliğinden Dolayı vefat ettiğini aktaran Gürol, “Oğlumun vefatından yaklaşık 30 Yıl sonra kabrinin başına Türk bayrağı asıldı. Allah, vatanımızdan, milletimizden ve avukatımızdan razı olsun.” sözlerini kullandı.
Şehidin ablası Güler Gürol da kardeşinin şehit sayılmasından Dolayı Fazla Mesut olduğunu belirterek, “1991 yılında kardeşimi kınalayıp vatani vazifesini yapmak üzere askere uğurladık. Vazifesi başında vefat etti. Şehit ablası olarak gururluyum.” dedi.
– “Aile, şehit ailesi olmanın haklı gururuna kavuşmuştur”
Gürol ailesinin avukatı Mehmet Azar da Nurhan Gürol’un 1991 yılında Ankara Etimesgut’ta toy askerlik görevini bitirdikten sonra ustalık vazifesi için İstanbul Topkule 66. Zırhlı Tugay Komutanlığında tankçı er olarak görevlendirildiğini aktardı.
Gürol’un 23 Temmuz 1991’de bronşit şikayetiyle revire başvurduğunu Anlatım eden Azar, “Nurhan Gürol’a iki gün istirahat verilmiş ve tedavisi bitirilmiştir. Ortadan geçen 7 ay sonrasında bu Sefer 1992’nin şubat ayında genel sıhhat taramasından geçirilmiş, rastgele bir bulguya rastlanmamıştır. Bu taramadan 21 gün sonra sabah saatlerinde nöbet yerinde kötüleşerek yere düşmüş ve orada hayatını kaybetmiştir. Vefatı sonrasında vefat sebebi olarak akciğer ödemine bağlı teneffüs yetmezliği olduğu tespit edilmiştir.” diye konuştu.
Avukat Mehmet Azar, Gürol’un vefatının akabinde ailesinin verdiği hukuk uğraşına ait şunları anlattı:
“Nurhan Gürol’un vefatı sonrasında ‘vazife malulü’ yani ‘şehit’ sayılması talebiyle müvekkil aile tarafından SGK’ya müracaat yapılmış. Ama SGK, vefat olayının askerliğin Sebep ve etkisi ile gerçekleşmediğini belirterek müracaatlarını reddedip şehit saymamıştır.
Bu süreç üzerine Ankara 7. idare Mahkemesinde açılan dava kapsamında mahkeme, Nurhan Gürol’un askerlik vazifesine başlamadan Evvel yapılan muayenesinde rastgele bir rahatsızlığının olmamasını göz önünde bulundurarak askerlik vazifesini icra ettiği sırada meydana gelen mevtin askerliğin Sebep ve etkisi ile gerçekleştiğini kabul etmiştir. Ebeveyn istikametinden davayı kabul ederek Görev malulü aylığı bağlanmasına karar vermiş, ablası tarafından ise davayı açmaya hakkı olmadığı sebebiyle ehliyet istikametinden reddetmiştir.
Tarafımızca abla istikametinden de istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge yönetim mahkemesi ablanın da hakları kullanma açısından aktüel menfaatinin olduğunu, bu nedenle dava açabileceğini belirterek, abla tarafından de davayı kabul etmiştir. Bu kararla Birlikte vefatının üzerinden 31 sene geçmesi sonrasında Nurhan Gürol’un vefatı şehit statüsüne alınmış ve nihayetinde müvekkil aile, şehit ailesi olmanın haklı gururuna kavuşmuştur.”
– “Karar emsal teşkil ediyor”
Gürol’un şehitliğinin kabul edilmesi sonrası 1992 yılında gerçekleşen mevt sonrasında annesine Görev malullüğü aylığı bağlandığını Anlatım eden Azar, ablasının da şehit kardeşinden doğan bir kısım haklara kavuştuğunu kaydetti.
Azar, bu karar öncesinde kimi mahkemeler tarafından, tüberküloz, hepatit, menenjit, miyalji ve kalp krizi üzere rahatsızlıkların “şehitlik” kapsamında olması tarafında verilmiş emsal kararlar bulunduğunu hatırlattı.
Avukat Mehmet Azar, “Kararın iki tarafıyla emsal özellik arz ettiğini belirtmek mümkün. Birincisi bu kararla teneffüs yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden askerlerin şehit kabul edilmesi emsal kararlara eklenmiştir. İkincisi ise askerde vefat edenlerin, Ebeveyn ve babaları hayatta olmayıp hak sahibi olmadıklarını düşünerek dava açmayan kardeşleri istikametinden de emsal teşkil etmektedir.” tabirlerini kullandı.
Yorum Yok