– tarım ve Orman Bakanlığı Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü ve Ziraat Yüksek Mühendisi onur Cınbırtoğlu, iklim değişikliği nedeniyle yaşanan sıcaklık dalgalanmalarının arı popülasyonunu ve bal üretimini Olumsuz etkilediğini, yerli genetiğe Ehemmiyet verip yerli arılarla çalışarak bu olumsuzluğun en düşük düzeyde atlatılabileceğini söyledi.
Ekosistemin devamı için Aka Ehemmiyet taşıyan tozlaşma, başta arılar olmak üzere kelebekler, yarasalar ve sinek kuşları üzere polen taşıyıcı canlılar sayesinde gerçekleşiyor. Birleşmiş Milletler (BM) datalarına nazaran, dünyadaki yabani çiçekli bitki çeşitlerinin yüzde 90’ı, Besin eserlerinin yüzde 75’i ve global tarım topraklarının yüzde 35’inden fazlası bu canlıların yaptığı tozlaşmaya muhtaçlık duyuyor.
İklim değişikliğine bağlı meteorolojik olayların, kuraklığın ve zararlıların, arılara ve arı yetiştiriciliğine tesirleri hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Cınbırtoğlu, dünya Besin üretiminin yüzde 90’ını sağlayan 82 bitki çeşidinin tozlaşması için polinatör böceklere muhtaçlık duyulduğunu, bal arılarının bu noktadaki katkısının yüzde 63 olduğunu belirtti.
Cınbırtoğlu, gerçekleştirdikleri tozlaşmayla meyve ve zerzevat oluşumunda arıların Fazla Değerli bir rol üstlendiğini ayrıyeten ürettikleri bal, polen, propolis, arı sütü üzere eserlerin beşerler için Değerli beslenme eserleri olduğunu kaydetti.
– Sıcaklık değişimleri ve yağışların etkisi
Dünya üzerinde 40 milyon yıldır varlığını sürdüren bal arılarının iklim değişikliğinden Olumsuz etkilendiklerini Anlatım eden Cınbırtoğlu, sıcaklık değişimlerinin arı popülasyonuna nasıl ziyan verdiğini şu sözlerle anlattı:
“Kış devrinde sıcaklığın 14 dereceye düşmesiyle arılar salkım oluşturarak kış uykusuna geçiyor, baharla Birlikte uyanarak nektar devrine giriyorlar. Sıcaklık dalgalanmaları arıların kış uykusuna girmesini yahut uzun mühlet kış uykusunda kalmasını engelliyor. Bu türlü olunca arılar güç harcayarak, kovanının içindeki balı tüketiyor ve bahara daha zayıflamış, popülasyonu düşmüş olarak giriyorlar, bal üretiminde de istediğimiz randımanı alamıyoruz. Çiçekler arıların anne besin kaynağı ve dünyada sıcaklık ortalamalarının artması çiçeklenme devirlerinde farklılıklar yaratıyor. Kendi yaptığım çalışmalarda ağaçlarda ve bitkilerde çiçeklenme devrinin 15-20 gün öne geldiğini gördüm. Arıların faydalandığı flora da değişiyor. 30-40 çiçek cinsinden faydalanıyorlarsa, bu Olumsuz tesirlerle daha az çiçek çeşidinden azamî oranda faydalanmak zorunda kalıyorlar, bunlar bizim için olumsuzluk oluyor.”
İklim değişikliğinin arılar üzerindeki yarattığı baskılardan birinin de Birden ve ağır yağışlar olduğunu vurgulayan Cınbırtoğlu, “Arılar bulundukları yerde azamî 15 günlük floradan yararlanıyor, Şayet bu devirlerde çok yağış olursa bu durum çiçekleri etkileyeceği için polen ve nektar taşınması da Olumsuz istikamette etkileniyor. Böylelikle istediğimiz randımanı alamama durumuyla karşılaşabiliyoruz.” diye konuştu.
Arıları etkileyen hastalık ve virüslerden de bahseden Cınbırtoğlu, lokal olarak yedi virüsün Devre periyot Türkiye’de görüldüğünü fakat Aka koloni kayıplarına neden olmadığını, en Fazla etkiyi ise varroa hastalığı, nosema cerana paraziti ve yavru çürüklüğünün yaptığını bildirdi.
Arıların nektar devirlerinde bu virüsleri popülasyonlarını artırarak yendiğini anlatan Cınbırtoğlu “Hastalık görüldüğünde arıcıların kovanlarını kolonilerden ayırmalarını, kullandıkları materyalleri öbür kovanlarda kullanmamalarını tavsiye ediyoruz. Arıcılar bunları kendileri tespit edemeyebilirler, şüphelendikleri durumlarda bizim üzere enstitülere, araştırma kuruluşlarına ya da üniversitelere başvurmalılar. Ayrıyeten kolonilerini ek Besin ile güçlendirerek virüsleri bertaraf edebilirler.” diye konuştu.
– Türkiye’de bal üretimi ve arıcılık çalışmaları
İklim değişikliği nedeniyle yaşanan aksiliklere rağmen, Türkiye’de arı kolonilerinde artış olduğuna dikkati çeken Cınbırtoğlu şu bilgileri paylaştı:
“Türkiye’nin kovan sayısı yaklaşık 9 milyon, bal üretimi 118 bin ton civarında. Aslında 2021 yılında bal üretimi 96 bin tondu, lokal olarak iklimsel datalarla yüzde 10’luk kayıplar yaşandı lakin alınan tedbirlerle bu aksilikler giderildi ve 2022’de Türkiye’nin bal üretimi en üst düzeyde gerçekleşti. Türkiye, bal üretiminde dünyada birinci 2 ülke ortasında.”
Enstitülerinin bünyesinde 34 araştırmacının, 2022-2023 yıllarına ilişkin devam eden ve tamamlanan 70 çalışmasının bulunduğunu, bunlardan birinin “Ülkesel Arıcılık Projesi” kapsamında gerçekleştirilen ıslah projesi olduğunu belirten Cınbırtoğlu, bu çalışmayla ürettikleri ve Olumsuz Etraf şartlarına adapte ettikleri damızlık anne arıları işletmelere vereceklerini kaydetti.
Düşük ve yüksek sıcaklıklara adapte olabilen, seraların dışına Fazla Çok çıkmayan bombus arısı üzerinde de çalışmalar yürüttüklerinden bahseden Cınbırtoğlu, şunları kaydetti:
“Artık iklim değişikliğinden Dolayı Karadeniz Bölgesi’nde seralar Kıymetli ölçüde arttı. Ürettiğimiz bombus arılarını bu bölgede serada üretim yapan işletmelere vereceğiz. Bu tıbbın maksadı, kapalı alanda bitkilerin tozlaşmasını sağlayarak, randımanı ve kaliteyi artırmak. Ordu Valisi Tuncay Sonel ve şark Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma Yönetimi Başkanlığınca (DOKAP) desteklenen bu projeyle kısa müddet sonra bombus arılarının seralara naklini sağlayacağız.”
Cınbırtoğlu, kelamlarını “Dünyada bilinen 27 arı ırkı var, bunun 5’i Anadolu coğrafyasında yer alıyor. Bizler her Vakit yerli genetiğimize Ehemmiyet verir, yerli arılarımızla çalışırsak iklim değişikliği üzere aksilikleri en düşük düzeyde atlatırız.” diyerek tamamladı.
Yorum Yok