– Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetini zorda bırakılması maksadıyla Hatay ve Adana’daki ulusal İstihbarat Teşkilatına (MİT) ilişkin tırların durdurulması operasyonunun üzerinden 9 Yıl geçti.
AA muhabiri, FETÖ’cü adliye, güvenlik ve işçi yapılanmasının tertibiyle 2014’te Hatay ve Adana’da MİT’e ilişkin tırların durdurulmasına ait yargılama sürecini derledi.
Hatay Kırıkhan’da 1 Ocak 2014 ve Adana Ceyhan’da 19 Ocak 2014’te Suriye’ye giden MİT’e ilişkin yardım tırları, Özel yetkili savcının talimatı üzerine jandarma ve polis operasyonuyla durduruldu.
Dönemin Hatay valisinin, araçların MİT’e ilişkin, işçinin de MİT vazifelisi olduğunu belirten yazısıyla tırın aranmadan jandarma tarafından yola devam etmesine müsaade verildi.
Adana periyodun Özel yetkili savcısı Özcan Şişman’ın Kırıkhan’a gitmesiyle tırın önü polisler tarafından kesildi. Savcının operasyon ısrarı üzerine bölgede bulunan MİT işçisi acil koduyla tırın olduğu yere yönlendirilmesiyle güvenlik çalışanı Vilayet güvenlik müdürünün talimatıyla Geri çektirildi.
Bölgeye gelen MİT işçilerinin kol kola girerek tırın arka kapısına sıralandığı olayda Laf konusu tır, MİT vazifelilerinin uğraşıyla Suriye’ye gidebildi.
Bu olayın kamuoyunda ve siyasette reaksiyon çekmesinden bir mühlet sonra Özel yetkili savcılıklar kaldırıldı.
Operasyonda ve tırların aranmasında vazife Meydan cumhuriyet savcıları Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Aziz Takçı, Özcan Şişman ve Yaşar Kavalcıklıoğlu ise 15 Ocak 2015’te Yargıçlar ve Savcılar Kurulunca (HSK) misyondan uzaklaştırıldı.
Olaya ait 33 askeri işçi hakkında, ağırlaştırılmış müebbet mahpus talebiyle Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Dava, 30 Kasım 2015’te Yargıtay 16. Ceza Dairesinde Hadise kapsamında görülen 5 sanıklı belgeyle birleştirildi.
– Eski askerler tutuklandı
Kamuoyunda “Tevhid-Selam” olarak bilinen kelamda “Kudüs Ordusu Terör Örgütü”ne yönelik soruşturmada usulsüzlük yapıldığının belirlenmesinin akabinde yürütülen kumpas soruşturmasında, MİT’e ilişkin tırların durdurulması aksiyonuyla ilgili devrin Ankara Jandarma Bölge Kumandanı Tümgeneral İbrahim Aydın, eski Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ve emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu, 29 Kasım 2015’te tutuklandı.
Bu bireylerin de ortalarında bulunduğu 23 tutuklu askeri vazifeli hakkındaki dava, 14 Nisan 2016’da Yargıtay 16. Ceza Dairesindeki MİT tırları davasıyla birleştirilirken, İbrahim Aydın 29 Aralık 2015’te tahliye edildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesince 54 sanığın yargılandığı dava, 28 Haziran 2018’de karara bağlandı.
Daire, 4 Yıl 7 aydan 26 yıla kadar değişen müddetlerde mahpus cezalarına çarptırılan sanıkların, “anayasayı ihlal” ile “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya yahut vazifesini yapmasını kısmen yahut büsbütün engellemeye teşebbüs etmek” hatalarından ise beraatine karar verdi.
Gerekçeli kararda, “MİT tırlarının durdurulmasının, direkt hükümeti ve MİT’i maksat aldığı, FETÖ’nün planlı bir örgütsel tertibi olduğu” aktarıldı.
Aralarında eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık ile eski Adana Jandarma Bölge Kumandanı Tuğgeneral Hamza Celepoğlu’nun da bulunduğu 18 sanığın mahpus cezaları, Yargıtay genel Kurulunca 2 Temmuz 2021’de onandı.
– Avukatlara manzara soruşturması
Eski Tuğgeneral Celepoğlu’nun avukatının da ortalarında bulunduğu 4 avukat hakkında Can Dündar’a ilişkin olduğu argüman edilen bir meskeni, MİT tırlarına ilişkin imajları yayınlaması karşılığında fahiş fiyatla satın aldığı teziyle 17 Şubat 2016’da gözaltı kararı verildi.
Avukatların tutuklandığı evrak kapsamında, 7 Şubat 2018’de iddianame hazırlandı.
Ayrıca, sanık Hamza Ali Ece ile tutuklu jandarmalar ortasındaki irtibatı sağladığı öne sürülen avukat Deniz Akbulut da “silahlı terör örgütüne Üye olmak” hatasından 16 Ağustos 2017’de tutuklandı.
MİT tırları soruşturması kapsamında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tırların durdurulması konusunda jandarma görevlilerine talimat verdikleri argümanıyla 34 muvazzaf asker hakkında gözaltı kararı verildi. Soruşturmada, 9 Ağustos 2016’da 9 şahıs gözaltına alınırken, bir üsteğmen tutuklandı.
– “Devlet sırrı” niteliğinde 13 çuval evrak bulundu
Savcılar Süleyman Bağrıyanık, Özcan Şişman ve Aziz Takçı’nın avukatı Alp değer Tanrıverdi, 8 Eylül 2016’da tutuklanırken, Tanrıverdi’nin meskeninde yapılan aramada “devlet sırrı” niteliğindeki 13 çuval evrak bulundu. Tanrıverdi, yargılandığı davada, 18 Ocak 2019’da “örgüt üyeliği” hatasından 7 Yıl 6 ay mahpus cezasına çarptırıldı.
MİT’e ilişkin tırı Hatay’da durdurarak arama yapmak isteyen ve itiraz eden MİT görevlilerini tehdit ettiği teziyle hakkında yakalama kararı bulunan eski Kırıkhan Cumhuriyet Savcısı Yaşar Kavalcıoğlu ise 17 Nisan 2017’de gözaltına alınmasının akabinde tutuklandı.
Süreç içerisinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tırların durulmasını organize ettikleri gerekçesiyle FETÖ’nün “sivil imamı” 11 şahısla bir tuğgeneralin de ortalarında bulunduğu 55 kuşkulu hakkındaki yeni iddianame 4 Temmuz 2017’de tamamlandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince kapalı olarak görülen yargılamada, dava belgesi 50 sanıklı olarak yetkisizlik kararıyla 11 Haziran 2018’de Adana Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Dava belgesinin kabul edildiği Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu 30 Ekim 2019’da açıklanan kararda, 27 sanık hakkında 1 Yıl 10 ay 15 gün işe ağırlaştırılmış müebbet ortasında değişen müddetlerde mahpus cezası verildi. Hamza Celepoğlu’nun da ortalarında bulunduğu 13 sanık hakkındaki dava, Yargıtay’da da yargılama olduğu için reddedilirken, firari 10 sanığın evrakı ayrıldı.
FETÖ’de kelamda “MİT tırlarını durduran subayların imamı” olduğu tespit edilen firari sanık Süleyman Gürbüz, “darbeye teşebbüs, silahlı terör örgütü kurma-yönetme ve casusluk” cürümlerinden 20 Eylül 2017’de tutuklanarak cezaevine gönderildi.
“Tırların durdurulması” ve “ıslak imzada kumpas” davalarının sanığı devrin Jandarma Kriminal Daire Lideri emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu, hakkındaki soruşturma kapsamında, 13 Temmuz 2018’de Ankara’da gözaltına alındı.
Eski CHP Milletvekili Eren Fazilet, MİT tırları dokümanlarına ait bir televizyonda yaptığı açıklamaların akabinde “tanık” sıfatıyla söze çağırıldı. Soruşturma kapsamında Anlatım veren Fazilet, “MİT tırları dokümanlarını bana kargoyla Bülent Tezcan gönderdi” formunda beyan verdi.
Tırların durdurulması ve aranması süreçlerini organize ettikleri gerekçesiyle ortalarında 15 Temmuz vuruş teşebbüsünde suçüstü yakalanan Nurettin Oruç’un da bulunduğu 23 kuşkulu hakkında 16 Ocak 2019’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame hazırlandı.
MİT tırlarının durdurulmasına ait haberin Aydınlık gazetesinde çıkmasıyla ilgili yargılanan iki sanık hakkındaki davada, “devletin güvenliğine ve siyasal faydalarına ait gizli kalması gereken bilgileri açıklama” hatasından düşme kararı verildi.
Hatay Kırıkhan’da olayla ilgili jandarmaya ihbarda bulunduğu belirlenen FETÖ imamı Mustafa İlhan, 15 Mart 2018’de Ordu’da saklandığı adreste yakalandı.
İlhan tabirinde, vilayette jandarmadan Mesul “mahrem imam” olduğunu, olayda rol aldığını ve talimatı “Halil Müdür” kod isimli FETÖ mensubundan aldığını itiraf etti. İtiraflar üzerine 19 Mart’ta Gümüşhane’nin Şiran İlçe Jandarma Kumandanı Yüzbaşı E.İ. tutuklanırken, itirafçı İlhan hakkındaki iddianame, 25 Mart’ta tamamlandı.
FETÖ’nün kelamda “jandarma imamı” Nurettin Oruç’un da bulunduğu 3’ü öteki hatalardan tutuklu, 9’u firari 18 sanık hakkında hazırlanan iddianame, Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesince 14 Ocak 2021’de kabul edildi.
İddianamede, sanıkların örgütün kelamda “üst düzey” yöneticileri oldukları, elebaşı Fethullah Gülen’in talimatıyla MİT tırlarını durdurduklarına işaret edilerek, FETÖ’nün “sivil imam”larının ikişer Defa müebbet ve 50 Yıl beşer ay mahpusla cezalandırılmaları istendi.
– Can Dündar’ın haberine soruşturma
Cumhuriyet gazetesinde periyodun genel Yayın Direktörü Can Dündar’ın imzasıyla 29 Mayıs 2015’te “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” başlığıyla bir haber yayımlandı. Manzaralarda, durdurulan MİT tırları ve ilaç kutularının altından çıkan havan topu mermileri ile diğer mühimmatın görüldüğü öne sürüldü. Haberin akabinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Dündar ve periyodun Ankara temsilcisi Erdel Gül hakkında soruşturma başlatıldı.
Dündar ve Gül, 26 Kasım 2015’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca sözlerinin alınmasının akabinde sevk edildikleri hakimlikçe, “devletin güvenliğine ait gizli bilgileri siyasal yahut askeri casusluk amacıyla temin etmek, açıklamak ve silahlı terör örgütüne yardım etmek” kabahatlerinden tutuklandı.
Dündar ve Gül hakkında 35’er yıla kadar mahpus istemiyle hazırlanan iddianamede, “Amaçları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetinin terör örgütlerine yardım ettiği tarafında Ulusal ve memleketler arası kamuoyu oluşturmak, hükümeti terörle ilişkilendirmek ve misyonunu yapamaz hale getirmekti.” sözleri kullanıldı.
– Manzaraları Enis Berberoğlu verdi iddiası
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince iddianamenin 5 Şubat 2016’da kabul edilmesiyle dava süreci başladı.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), 25 Şubat 2016’da Dündar ile Gül’ün, “kişi hürriyeti ve güvenliği”, “düşünceyi İzah ve yayma hürriyeti” ve “basın hürriyeti” haklarının ihlal edildiğine karar vermesi sonrasında iki sanık “yurt dışına çıkış” yasağıyla tahliye edildi.
Dava sürecince ise imajları periyodun CHP genel reis Yardımcısı Enis Berberoğlu’nun Dündar’a verdiği savları ortaya çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, MİT tırları olayına ait imgeleri, devlet sırrı olduğunu bile bile Can Dündar’a vererek, “FETÖ’ye yardım etmek” hatasını işlediği argümanıyla hakkında soruşturma başlattığı Berberoğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle hazırladığı fezlekeyi TBMM’ye gönderdi.
Dosyayı karara bağlayan mahkeme, Dündar’ı “devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama” cürmünden 5 Yıl 10 ay, Gül’ü ise 5 Yıl mahpusla cezalandırdı.
Dündar ve Gül’ün, “darbeye teşebbüs” hatasından beraatine karar veren mahkeme, “silahlı terör örgütüne yardım etme” cürmünden ise evrakın ayrılmasına hükmetti.
Berberoğlu hakkında 1 Eylül 2016’da MİT tırlarının imgelerini Can Dündar’a verdiği gerekçesiyle, “devletin gizli kalması gereken bilgi ve evraklarını askeri ve siyasal casusluk hedefiyle temin etme, FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım etme” hatalarından 20 yıldan 30 yıla kadar mahpus cezası istemiyle hazırlanan iddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek, Dündar ve Gül’ün, “silahlı terör örgütüne yardım etme” hatasından yargılandığı belgeyle birleştirildi.
– Almanya’dan süreksiz pasaport
Olayla ilgili soruşturmada Cumhuriyet gazetesi yönetici ve muharrirlerinin da ortalarında bulunduğu 13 şahıs hakkında 31 Mart 2016’da gözaltı kararı verildi ve Dündar için yakalama buyruğu düzenlendi. Dündar’a 3 Kasım 2016’da Almanya’nın süreksiz pasaport verdiği öğrenildi.
Bu davada açıklanan kararda Berberoğlu, “devletin güvenliğine ait gizli kalması gereken bilgileri siyasal yahut askeri casusluk niyetiyle açıklamak” kabahatinden 25 Yıl mahpus cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Dündar, Gül ve Berberoğlu’nun, “örgüte yardım” hatasından ise evraklarının ayrılmasına karar verdi.
Mahkeme heyeti, 4 Ekim 2017’de, Dündar, Gül ve Berberoğlu’nun “örgüte yardım” cürmünden yargılandıkları davayı, birebir olaya ait Aydınlık gazetesinde çıkan haberle ilgili, “devletin güvenliğine ve siyasal faydalarına ait gizli kalması gereken bilgileri açıklama” kabahatinden 2 sanığın yargılandığı evrakla birleştirdi.
Yerel mahkeme kararı üzerinde inceleme yapan İstanbul Bölge Mahkemesi, 9 Ekim 2017’de Berberoğlu’nun cezasını bozdu.
Aydınlık gazetesinde çıkan haberle ilgili dava evrakı tekrar ayrılırken, istinaf 13 Şubat 2018’deki duruşmada Berberoğlu’nun “devletin güvenliğine ait gizli kalması gereken bilgileri açıklamak” hatasından 5 Yıl 10 ay mahpusla cezalandırılmasına karar verdi.
İstinaf savcısı, Berberoğlu’nun “casusluk” cürmünden cezalandırılması gerekçesiyle karara itiraz etti.
Yargıtay, Dündar’a 5 Yıl 10 ay, Gül’e 5 Yıl olarak verilen mahpus cezaları üzerindeki incelemesini 9 Mart 2018’de tamamladı. Daire, Dündar tarafından “gizli kalması gereken bilgileri casusluk amacıyla temin etme” hatasından karar kurulması gerekçesiyle cezayı bozdu.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, dava belgesinin dönmesinin akabinde 2 Nisan 2018’de Can Dündar hakkında gıyabi tutuklama ve Kırmızı bülten çıkarılmasına, iade süreçlerinin yapılmasına karar verirken, 7 Mayıs 2018’de Fazilet Gül’ün belgesi ayrıldı.
Enis Berberoğlu, 25 Haziran 2018’de yine Milletvekili seçilirken, “casusluk” hatasından evrakı ayrılarak yargılanan Gül ise 16 Temmuz 2018’de cürmü işlendiği sabit olmaması gerekçesiyle beraat etti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 20 Temmuz 2018’de tekrar Milletvekili seçilen Berberoğlu hakkındaki davanın dokunulmazlık nedeniyle durması istemini reddetti.
Anayasa Mahkemesi ise 2 Ağustos 2018’de 5 Yıl 10 ay mahpusa mahkum edilen Berberoğlu’nun kişisel başvurusunu kabul edilemez buldu.
Berberoğlu’nun cezası, 20 Eylül 2018’de Yargıtay 16. Ceza Dairesince onandı. Berberoğlu, dairenin, milletvekilliği sona erinceye kadar cezanın infazının durdurulması ve salıverilmesine karar vermesi üzerine tahliye edildi. Berberoğlu, 1 Ekim 2018’de TBMM genel Konseyinde Milletvekili yemini etti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Berberoğlu’nun 6 Şubat 2019’da “yasama dokunulmazlığı” bulunduğu için yargılamanın durdurulması talebini reddederek, firari sanık Can Dündar’ın evrakını ayırdı. Mahkeme, 15 Mayıs 2019’da Gül hakkındaki “örgüte yardım” davasının düşürülmesine, Berberoğlu hakkında da karar verilmesine yer olmadığına dair karar verdi.
Berberoğlu, 4 Haziran 2020’de milletvekilliğinin düşürülmesinin sonraki günü İstanbul’daki konutunda gözaltına alınarak yine tutuklandı. Berberoğlu, Kovid-19 pandemisi tedbirleri kapsamında Aleni cezaevlerinin kapalı olması nedeniyle müsaadeli çıkarıldı. Anayasa Mahkemesi, 17 Eylül 2020’de Berberoğlu’nun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile şahıs hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
İstanbul 14 ACM, Berberoğlu’yla ilgili olarak, 13 Ekim 2020’de tekrar yargılanmasına yer olmadığına hükmetti.
Dündar’ın yargılandığı MİT tırlarının durdurulmasına ait davada, cumhuriyet savcısı, 14 Ekim 2020’de açıkladığı mütalaasında “siyasal yahut askeri casusluk” ile “terör örgütüne yardım etmek” kabahatlerinden 22 Yıl 6 aydan 35 yıla kadar mahpus cezası talep etti.
Berberoğlu’nun tekrar yargılanmasına yer olmadı kararına karşı, 15 Ekim 2020’de bir üst mahkeme olan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edildi. Mahkeme, 23 Ekim 2020’de “karar verilmesine yer olmadığı” tarafında karar kurarken, 26 Ekim’de Berberoğlu’nun avukatları tekrar AYM’ye başvurdu.
– Can Dündar “kaçak” sayıldı
İstanbul 14. ACM, 17 Eylül 2020’de, firari sanık Dündar’ın 15 gün içinde mahkemeye gelmemesi durumunda “kaçak” sayılacağı ve mal varlığına el koyulacağına yönelik karar aldı. Mahkeme, 7 Ekim 2020’deki Ara duruşmasında, 15 gün içinde teslim olmayan Dündar’ın “kaçak” sayılarak, mal varlığına el konulmasına hükmetti.
Firari sanık Can Dündar, 23 Aralık 2020’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince “gizli kalması gereken bilgileri siyasal yahut askeri casusluk niyetiyle temin etmek” ve “terör örgütüne (FETÖ) yardım” kabahatlerinden 27 Yıl 6 ay mahpus cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Dündar’ın, her iki hata istikametinden kararla Birlikte tutuklanması, hakkında Kırmızı bülten çıkarılması ve iade talepnamesi süreçlerine başlanılmasına karar verdi.
AYM, 21 Ocak 2021’de Berberoğlu hakkında tekrar ihlal kararı verdi. Kararın bir örneği, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için İstanbul 14. ACM’ye gönderildi. Mahkeme, 8 Şubat 2021’de Berberoğlu hakkında savcılıkça yapılan tekrar yargılama talebinin kabulü ve infazın durdurulmasına karar verdi. Heyet ayrıyeten, Berberoğlu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması için eşitlik Bakanlığına yazma yazılarak sanık hakkında fezleke düzenlenmesini talep etti.
İstanbul 14. ACM, 9 Şubat’ta Berberoğlu hakkında 3 farklı hatadan hazırladığı fezlekeyi TBMM’ye sunulmak üzere eşitlik Bakanlığına gönderdi. Enis Berberoğlu hakkında verilen “yeniden yargılama ve infazın durdurulması” kararı ile ilgili başkanlık tezkeresi 11 Şubat’ta TBMM genel Konseyinde okundu. Berberoğlu bunun akabinde milletvekilliği vasfını tekrar kazandı.
– Dündar “Terör Arananlar” listesinde gri kategoriye eklendi
Hakkında Kırmızı bültenle aranmasına karar verilen Can Dündar, 30 Aralık 2022’de İçişleri Bakanlığının “Terör Arananlar” listesinde güncelleme yapılmasıyla birlikte gri kategoriye eklendi.
Dündar’ın hakkında bir müşteki tarafından, “devletin güvenliğine ve siyasal faydalarına ait gizli kalması gereken bilgileri açıklama” ve “devleti gizli kalması gerekene bilgilerini siyasal ve askeri casusluk gayesiyle temin etme” hatalarından tabiri alınmadığı gerekçesiyle ayrılan davası ise devam ediyor.
Öte yandan Yargıtay’ın Dündar’ın “gizli kalması gereken bilgileri siyasal yahut askeri casusluk gayesiyle temin etmek” ve “terör örgütüne (FETÖ) yardım” hatalarından 27 Yıl 6 ay mahpus cezasına çarptırıldığı dava evrakı üzerindeki temyiz incelemesi sürüyor.
Yorum Yok